Gidiyorsun karaları bağlayıp
gitmek istiyorsun gonlunce ,heyecanınla
Uzak durmak istiyorsun mavi semaların korerdiği bu şehirden.
Hayalin acı verdiği yangın dolu bu alemden kacıyorsun
Geride bırakmak istemediğin gözyaşlarınıda beraberinde götürüyorsun,
Hadi git!..
Gitmek istiyorsan;
Pişmanlığın fayda etmediği yeni dünyana haydi koş,
Geride bıraktığın yangın dolu dakikaları düşünmeden hadi git,
Bir asırlık çınarın yapraklarını kurutmaya acımadan ,
hadi kıy ozenle buyuttuğum sevgi çiçeklerini, kurutarak git
Git hadi ...
Güneşin acı cektiği kızıl sonsuzlukta gözyaşlarıma şemsiye tutarak git
Dokunma bulutlarıma,
Ellerinle getirdiğin kudretli buzul dağlarınla
soğutmaya calıstığın dunyamdan çek elini.
Durma koş git!..
İnan bana gozlerimden tek damla düşmez...
Hatıralara çizdiğim yeşil tablomdan eser kalmaz
Sana yazdığım şarkıların notalarını ,ne kuşlar okur penceremin kordonundan,
Nede penceremin bugusuna nefesim yazar şiirlerimi.
Git durma git git git
Dur !..
Gitme nolursun..
Güneşe bakışımı beraberinde götürüyorsun
Gitme ,
denizi koklayışım ,yakamozla dans edişim sende kaldı
Dur gitme,
ellerimle yaptığım yıldızlarım senin ufuklarına kaçıyor
gitme seni son öptüğüm yağmurlu geceler yok oluyor dünyamdan
gitme dur !..
Hayal dunyamda araladığım mavi gizem gozlerinde kaldı.
dur !..
Sayfalarımla seviştiğim mürekkebim tukendi , Gitme
Yalvarırım dur,
Son nefesim sende kaldı !..
Yazan:Abdullah YALÇIN
|
Hic umudun kalmamış,belkide hüzünlü bi gece ,
ağlamak istiyorsun.
Basını kaldırıp yıldızlara bak,
ordan biri gülümseyecek.
Belkide seni anlayan ,
seni seyreden,senin icin dua eden biri.
Iste yine o, kısık bi sesle seni anıyor ,
yıldızların ardına GunBATIMI
Bi tanem seni cok özlüyorum,
yıldızlarım kabus gibi umutlarım karabulut.
Meşe agacındaki yaprak gibi,
güz aylarına tutsak olmuş yeşeremiyorum.
sen uyurken ben ,
yıldızların arasında hasretle seyrediyorum seni.
Sen saga sola kıvranırken,
hayaliyle yasadıgım saclarına hasretle.
Her nefes alış verişinde ,
kor dudaklarını ümitsiz bi şekilde arzuluyorum
Sen uyurken elimde yıldızlardan samanyoluna,
bir ressam gibi resmini çizdim
Çağlayanlara ismini haykırttım ,
engin mavi deryalara ışıgından yakamozu.
Gökuşağına senin renklerini yansıttım ,
umut bahcelerine senin ciceğini.
Sen uyurken yağmur olur gözyaşlarım ,
pencerene vuram vuram uyandırırcasına.
Sen uyurken hafif yel olup tenine esiyorum,
terini kokluyorum.
Belkide en cok umud ettigim gözlerini göremedim,
sen uyurken kapalı.
İste yine veda ediyorum aglayarak,
günaydın bi tanem ,gün şafaktan sana gülümsüyor.
hoşcakal umut bahcemin unutulmaz güzellikteki ciceği.
bir dahaki gecenin mavi gizemini sabırsızlıkla bekleyeceğim,
seni seyretme tek ümidim.
Veda etmişti GünBATIMI,
belkide geride bıraktığı bir demet anılarıyla yaşıyor.
Günes parlıyordu ,bulut yoktu ama yağmur vardı ,
göz pınarı yıkmıştı bendini.
Güle güle GünBATIMI yeni umutlara yeni ufuklara doğman dileğiyle.
Kimbilir belkide bir gün bahar ayınıda meşe yapragı gibi acarsın.
Yazan:Abdullah YALÇIN
|
Everestin zirvesinde açmış kırçiçeği
Gün ışığı altında parlıyor kanatları
Sarmış ufku renginin verdiği gökkuşağı
Dolamış tüm dağları bir içim kokusuyla
Ulaşmaya çalışıyordum acımasız yamaçlardan
Kayalar vadiler yarlar çağlayan engel
İçimdeki umut der dayan kalbini dinle
Olacaktır sana esir zalim everest
Direncimi kırmadım tanımadım sarp engel
Ulaştım zirveye umut ışığımın gücüyle
Karşımda duruyordu mis kokulu yedi rengiyle
Ayırdım toprağından benim artık kır çiçeğim
Rengi yaprağı soldu boynu büküldü
Parlayan güneşin yerini karabulut aldı
Gökgürültüsü nefretle şimşeğiyle kırbaçladı
Fezayı inleten sesiyle beni kınadı
Titreyen ellerim toprağa dikti kırçiçeğini
Gözpınarım çağlayanıyla suladı köklerini
Karabulut çekildi güneş yeniden selamladı
Kırçiçeğim yedi rengiyle ufuklara kucak açtı
İniyorum aşağı sen kazandın zalim everset
Şimdi uzaktan bakıyorum kalbim kırık gözüm yaş
Zirvende parlayan kırçiçeği yaprak atarsa bir gün bana
Şahlanır yüreğim yıkarım dağlarını gavur everest
Yazan:Abdullah YALÇIN
BAHAR
|
|
Sen ki en cilvelisisin mevsimlerin,
Afrodizyakların en etkilisi, sevdanın suç ortağısın.
Yapma bunu bana!..
Bahar, yalvarırım çek git isine!..
Salma üstüme çiçeklerini, aklimi çelme!..
Her sabah çimenlerin çiyden ürpererek uyanıyor bahçemde;
Sonra güneşle oynaşıp tütsülenmiş gibi buğulanıyor..
Ne zaman sokağa çıksam badem ağaçları salkım saçak çiçek...
Kavaklar kıpır kıpır, islik ıslığa meltem...
Kırda dayanılmaz bir kekik kokusu, toprakta türlü çeşit börtüböcek...
Yapma bunu bana bahar, Böyle üstüme gelme!.
Zaten damarlarıma zor zaptediyorum kanımı...
Çoktan cemreler düşmüş beynime, yüreğime...
Kalbimin buzları erimiş.
Göğüs kafesimde ne idüğü belirsiz bir kıpırtıyla geziyorum nicedir..
Bir de sen çıldırtma beni...
Krizdeyim ben...
Tembelliğin sırası değil, uyamam sana...
Al git serçelerini sabahlarımdan, çağlalarına, kokularına hakim ol.
Meltemlerine söyle, deli gibi islik çalıp sokağa çağırmasınlar beni..
Bulutların üşüşmesin başıma...
Girme kanıma benim... yoldan çıkarma!..
Sen ki en cilvelisisin mevsimlerin, afrodizyakların en etkilisi,
Sevdanın suç ortağısın.
Kıyma bana!..
Biliyorum çünkü, yine kandırıp yeşillendireceksin aşka;
Gövdemi azdırıp sonra birden çekip gideceksin.
Tam kanım kaynamışken sana, toplayıp allarını morlarını,
Beni bir kuraklığın ortasında terk edeceksin...
O iple çektiğim ışığın, dayanılmaz olacak o zaman...
Ne o delişmen sabahlar kalacak,
Ne günaha çağıran çapkın eteklerin uçuştuğu günbatımları...
Tembel kuşların şakımaktan bitap, ebruli çiçeklerin kokmaktan...
Buselerin nemi kuruyacak çöl rüzgarlarında...
Yeşerttiğin çiçekler yürekler solacak; damar damar çatlayacak ruhumuz..
Hayat, bir ezik otlar diyarına dönüşecek yeniden... yüreğim viraneye...
Her bahar sarhoşluğu gibi, geçecek bu sonuncusu da...
Ebedi bahar, bir başka bahara kalacak. İyisi mi, hiç azdırma ruhumu bahar...
İş açma başıma...
Git isine! Yoldan çıkarma beni!..
Yazan:Abdullah YALÇIN
|
|
|
|